ZAMANDA YOLCULUK MÜMKÜN MÜ?

         Bir şekilde dünya üzerinde yaşayan her insan bir zaman yolcusudur. İstesek de istemesek de doğumdan ölüme doğru her canlı zamandan ileriye doğru yol alır. Doğumdan ölüme doğru bir yolculuk yaparız ve geriye dönüş yoktur. İleriye doğru bakmamızın bir yolu da yoktur. Yoksa var mı? Geçmişteki olaylara tanık olabilmek için zamanda geriye gidebilseydik ne olurdu? Ya da kaderimizi görebilmek için ileriye gidebilseydik acaba ne olurdu? Bilim geçmiş ile şimdi arasındaki duvarları yıkmanın bir yolunu bulabilir mi? Zamanda yolculuk mümkün mü? Cevabı bulmak için, ilk olarak zamanın doğasını anlamamız gerekiyor.

    ...

    Saat kaç? Sorusu hemen hemen her gün kullandığımız bir cümle. Aslında bu soru, soran kişinin nerede olduğuna göre değişir. Yerçekimsel bir alana bir saati koyarsanız ve yerçekimin en güçlü olduğu yere yaklaşırsanız saat yavaşlar. Eğer saati yerden alır bir metre yukarı kaldırırsanız, saat yerin merkezinden uzaklaştığı için çekim kuvveti teknik olarak azaldığından saat daha hızlı çalışmaya başlayacaktır. Yerçekimi zamanı yavaşlatır ve bu zaman yolculuğunun en önemli noktasıdır. Eğer yerçekimsel bir alandan ayrılırsanız dünya yüzeyi gibi, zaman sizin için farklı bir biçimde işler. Dünyadaki diğer arkadaşlarınıza nazaran çok yüksek bir hızda ilerliyorsanız zaman farklılığı müthiş derecededir. Bu da bize zaman yolcularının aramızda olduğunu gösterir. Kozmonot Sergei Krikalev uzayda dünyanın etrafında 803 gün boyunca saate 272 000 km hareket ederek, dünyadaki insanlara göre saniyenin 1/48 kadar zamanda ileri gitmiştir. Buda onu teknik olarak zaman yolcusu yapar. Bu bağlamda eğer uzay gemileri ışık hızında hareket edip 10 yıllığına uzaya gidip geldiğinde, astronotlar için 10 yıl geçmişken dünya için 1000 yıl geçmiş olacaktır. Astronotlar için bu dünyanın geleceğidir. Bu da bize geleceğe yolculuk yapmak teknik olarak mümkün olduğunu gösterir. ( Alıntı1 ) Ya geçmişe gitmek mümkün mü?
         Aslında gördüğümüz her şey geçmişin bir yansıması. Işığın saniyede ki hızı 297 000 km, yani ışık “A” noktasından “B” noktasına gitmesi zaman alır. Bu demek oluyor ki baktığımız her yerde geçmişteki zamanı görüyoruz. Işığın bir adım gitmesi saniyenin milyarda biri kadar bir zaman alır. Yani siz yanınızdaki insanın saniyenin milyarda biri kadar geçmişini görürsünüz. Güneşten gelen ışık dünyaya 8 dakikada ulaşır. Bu da güneşin 8 dakika önceki yani geçmişi olmuş olur. Geceleri uzayın derinliklerindeki yıldızlara baktığınızda ise binlerce yıl öncesini görmüş olursunuz. Çünkü görmüş olduğunuz yıldızların bize ulaşan ışığı binlerce yıl öncesinin.
          Einstein’ a göre zaman tıpkı mekân gibidir. Mekân tam olarak burada var oluyorsa zamanda şu an tam olarak buradadır. Zaman 4. Boyuttur, uzunlu, genişlik ve derinliğe sıkı sıkıya bağlıdır. Einstein uzay ve zaman üzerinde ki matematiksel çalışmasıyla, zaman ve uzayın eğimli yapıda olduğunu söyler. Eğer zaman ve uzay eğik bir yapıdaysa, zaman yolculuğuna imkân sağlayacak üzerinde köprüler kurulabilecek yollar olabilirdi.
          Profesör Frank Tipler’ ın zaman yolculuğu için ortaya attığı teori şöyleydi; izafiyet teorisindeki dönen silindir modeline göre zamanda atlama yapılıp geriye gidile bilinirdi. Tipler in devası silindiri uzayda ışık hızında dönecek, uzay ve zaman silindirin etrafında döndükçe uzay zamana, zamanda uzaya dönecek. Silindir ileriye doğru giderken, zamanda geriye doğru gidecekti. Dönen silindirin içine çok hızlı bir şekilde tersinden girerseniz zamanda da geriye gitmiş olursunuz. Ancak bu teoride ki sorun şuydu; Einstein in denklemine göre dönen silindir (veya spiral) inşa edilebilir gözükse de çok gerçekçi değildi. Çünkü onu sonsuz uzunlukta silindir olması gerekiyordu ve sonsuz bir silindir yapmak evreni inşa etmek kadar zordu, yani imkânsızdı. Çünkü bir zaman makinası yaratmak için bir cismin hızını arttırmaya çalışırsanız, zaman makinesinden önce bulacağınız şey zaman ve mekânda bir delik açarsınız. Yani uzay ve zamanda bir teklik yaratmış olursunuz. ( Alınt2 )

    Zamanda yolculuk için “solucan delikleri” işe yarayabilir mi? Ünlü fizikçi Kip Thorne solucan deliklerini şu şekilde açıklıyor; “Bir elmanız olduğunu düşünün bir solucan bir elmada delik açar ve bir taraftan diğer bir tarafa ulaşır. Elmanın yüzeyini evrenimiz gibi düşünebilirsiniz ve solucan diğer tarafa ulaşmak için başka bir boyuta gider.” Eğer solucan delikleri varsa atomlardan bile daha küçüklerdir. Eğer içlerinden geçmek istiyorsak, onları büyütmemiz ve açık tutmamız gerekir. Bir solucan deliğini açık tutmak muazzam derecede bir enerji gerektirir. Tabi bu sıradan bir enerji değil. Negatif enerji olarak tanımlanan bir enerji. Negatif enerji yerçekimine karşı bir enerji olup uzay ve zamanın yapısını reddedip yerçekiminin solucan deliğinin ezilmesini önler. Modern fizikte laboratuvarda her gün üretilen negatif enerjilerin olduğunu biliniyor. Küçük miktarlardaki negatif enerjiler çoğunlukla geçicidir ancak sonuçta negatif enerjidir. Asıl soru şu; Yeteri kadar negatif enerjiyi depolayıp, içinden birinin solucan deliğinden geçebilecek sürede açık tutulabilir mi? Bu şu an için bir muamma. ( Alınt3 )

    ...

         Profesör Richard Gott ın zaman makinesi ise zaman içinde döngüler oluşturabilmek için kozmik dizileri çevreleyen ağır yerçekimi kuvvetlerini kullanmak. Kozmik diziler evrenin içinden geçen ince enerji telleridir. Tabi kozmik dizelerin gerçek olup olmadığını kimse bilmiyor. Ama çoğu fizikçi onların var olduğunu, big bang sonrası ortaya çıkan yüksek yoğunluktaki vakum enerjiden atom çekirdeklerinden bile daha dar olduklarını söylüyorlar. Bazı yollar kısa olabilir. Bazıları da çok uzun olabilir. Ama hepsi inanılmaz bir çekim gücü kullanır. Tabi burada bir ya da iki problemimiz var. İki kozmik dizeyi yüksek hızda birlikte iterseniz, bir karadelik oluşturabilirler. Yerçekiminin (Kütle çekiminin ) insan gibi, gezegenler gibi, gökyüzündeki yıldızlar gibi büyük nesnelere nasıl etki ettiğini biliyoruz. Ancak kuantum düzeyinde nasıl çalıştığını daha henüz tam olarak bilmiyoruz. ( Alınt4 )
         Einstein’ının uzay ve zaman dünyasında zamanda yolculuk imkânsıza çok yakın gibi görünüyor. Fakat başka bir dünya daha var. Kuantum mekaniğinin tuhaf kurallarının geçerli olduğu bir yer. Kuantum mekaniği var olan şeylerin aslında gözlemleyebildiklerimizden biraz daha zengin oldukları fikrine dayanır. Yani bir parçacığa baktığımızda onu bir yerde görürüz. Kuantum mekaniği der ki siz ona bakmadığınızda o parçacık her yerdedir. Büyük olasılıkla onu bir noktada ya da diğerinde görebileceksiniz. Ancak parçacığı nerde görebileceğinize dair bir ihtimaller spektrumu ortaya çıkar. Kuantum mekaniğinin en tuhaf özelliklerinden birisi de ''mekânsızlıktır". Kilometrelerce hatta ışık yılı mesafelerde olsalar dahi iki parçacık birbirlerini aniden etkileyebilir. Kuantum fiziğine göre bir foton üzerinde bir şey yaparsanız, yaptığınız şeye sadece o foton tepki vermez. İki fotonun evrensel etkisi olur. Bir birlerinden çok uzakta olsalar dahi. İki Proton bir sistem oluşturarak evrensel sistem aynı anda tepki verir. Einstein bunun için uzak mesafelerdeki garip hareket demişti. Bu uzak mesafedeki garip hareket uzay zamanda hareket eden bir şey değil. Uzay zamanla ilgili böyle mekânız korelasyonun nasıl olacağını anlatabilen bir hikâye yok. Demek ki bu olaylar uzay zamanın bir şekilde dışında gerçekleşiyor.
         Zamanda yolculuk kendi içinde paradokslarla dolu. Paradoks birbiri ile çelişen durumdur ve hiçbir anlam ifade etmez. Eğer gelecekten kanserin tedavisini geçmişe yollarsanız. Kanserden ölen kişi bugün yine de yaşıyor olabilir mi? Muhafazakâr yoruma göre uzay-zaman 4 boyutlu bir şeydir ve değişmez. Yani zaman yolcuları geçmişe giderse zaten onlar geçmişin bir parçası olurlar ve onu değiştiremezler. Diğer bir deyişle eğer Titanik te zaman yolcularımız olmuş olsaydı kaptanı buzdağları konusunda uyarmış olabilirlerdi ama yine de o uyarıları dikkate almazdı, tıpkı diğer buzdağı uyarılarını dikkate almadığı gibi. Eğer bir gün geçmişe gidecek bir teknolojiye sahip olabilirsek makine sadece onu bulduğumuz andan itibaren çalışacak. Yani eğer 3000 yılında kozmik düzenin hareket ettirilmesi ile bir zaman makinesi icat edilirse uzay ve zamanı bükerek 3000 yılında bir zaman döngüsü yaratılabilir. Yani 3002 ye gidebilir, tekrar 3001 e dönebilir ama 2010 a dönemez, çünkü o zaman henüz zaman makinesi icat edilmemişti. Tabi bu kuralların bir istisnası olabilir. Birçok kuantum fizikçisine göre hesaplanamayacak kadar çok paralel evrenler olabilir ve bu paralel evrenler etrafımızda olabilir. Kuantum mekaniğine göre eğer birden fazla dünya varsa, geçmişe gidip büyükbabanızı öldürürseniz, özdeş olan büyükbabanızı öldürmüş olursunuz. Paralel evrende büyükbabanız başka bir evrenden olan siz tarafından öldürülmüş olur, yani bu sizin babanızı ve sizi etkilemez. Çünkü zaten bu evrende siz hiç var olmadınız. Yaptığınız şey paralel evrenler arasında geçiş yapmak.
          Şu an Zaman makinesi için gerekli olan teknolojinin çok çok uzağındayız, başarı umudu bir fısıltı kadar bile değil. Bir amipin uzay yolculuğu yapabilme kapasitesi kadar. Eğer gerçekten geçmişe gitmek istiyorsanız çok uzak geleceğe gitmeniz gerekir. Çok uzak gelecekte insanlar geçmişe gidebilecek kabiliyete sahip olacaklardır.

    Alıntı1: Steve Jefferts, NIST Project Leader, Primary Frequency Standards

    Alıntı2: Profesör Frank Tipler matematiksel fizikçi Tulane Üniversitesi

    Alıntı3: Kip Thorne Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü

    Alıntı4: Richard Gott Astrophysics, gravitational physics - Princeton University

.
.